Siyasi iktidarın sistematik saldırıları nedeniyle uzun
süredir derin bir çürüme yaşayan Üniversitelerimizde, şimdi de Partili
Rektörler dönemi yaşanıyor. Geçmiş yıllarda AKP İlçe ve İl Yönetimlerinde yer
almış, Milletvekili ve Belediye Başkanı Aday Adayı olmuş Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi Rektörü olarak atanması
bu dönemin son adımlarından birisi oldu.
Bugün itibariyle aralarından Boğaziçi Üniversitesi,
Ankara Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi ve Dokuz Eylül
Üniversitesi’nin de bulunduğu 20 Üniversitemizin Rektörü, bir dönem AKP
yöneticisi veya milletvekili olan isimlerden atanmıştır. Her yeni atamayla bu
sayı hızla yükselmektedir.
Rektörlerin üniversite bileşenlerince seçilmesi
yerine, üniversiteye kayyum atanmasını tercih eden ve bu tercihinde ısrarcı
olan siyasi iktidar, üniversitelerdeki demokratik, muhalif, eleştirel düşünceye
karşı tavrını tüm açıklığıyla gözler önüne sermiştir. Sürece itiraz eden çok
sayıda öğrenci gözaltına alınmıştır.
Üniversite gibi köklü bir eğitim geleneği olan
kurumların yöneticilerinin akademik liyakate değil siyasal aidiyete göre
belirlenmesi hiçbir biçimde kabul edilemez. Üniversitelerimizi ve akademik
yaşantımızı pranga altına alan idari ve siyasi baskıları kurumsallaştıran bu
atamalar, üniversitelerin en çok ihtiyaç duyduğu özgürlük ortamını tümüyle imkânsız
hale getirmektedir.
AKP’ye sadakatle itaat eden rektörlerin üniversitelere
biçtiği kaftanı, hep birlikte demokratik mücadele ile yırtabileceğimizi
biliyoruz. Akademisyeni, öğrencisi, idari ve teknik personeli ve taşeron
işçisiyle üniversite bileşenlerinin demokratik talepler etrafında yan yana
gelmesinin umudu nasıl çoğalttığını görüyoruz. Umudumuz arttıkça, korkuya
hükmettiğini sananların iktidarlarını yitirme korkularına da daha fazla tanık
oluyoruz.
Eğitim-Sen olarak İktidar baskıları ve atamalarıyla
üniversitelerimizin, öğretim elemanlarımızın ve öğrencilerimizin zapturapt
altına alınmak istenmesini asla kabullenmeyeceğiz. Üniversitelerimizin ihtiyacı
olan akademik özgürlüğü, kurumsal özerkliği, birlikte yönetme fikrini savunmaya
devam edeceğiz. Dolayısıyla bugün öğrencilerin gözaltına alınması ve
tutuklanması siyasi iktidarın üniversitelerde özgür düşünceyi, bilimi,
demokrasiyi, laikliği, barışı, eşitliği ve özgürlüğü savunan öğrencileri
susturmak için yürüttüğü politikaların bir sonucu olarak görülmelidir.
Üniversite kapılarına kelepçe vuranlara, hak arayan öğrencileri gözaltına alanlara karşı üniversitelerini ve değerlerini savunan Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyelerinin, öğrencilerinin ve çalışanlarının yanında olduğumuzu bir kez daha dile getiriyor, insan, toplum ve doğa yararına üniversite mücadelesine destek olmaya devam ediyoruz.